Temel Bulgular

Temel Bulgular

  • Eğitimciler gün geçtikçe daha çok mobil ve etkileşimli teknolojik donanımlara yönelmektedir. Eğitimciler iki tür donanımı çoğunluklu olarak kullanmaktadır. Bu donanımlar içerik oluşturmak ve sunum yapmak için kullanılmaktadır. İçerik hazırlamak için artık akıllı telefon ya da dizüstü bilgisayar gibi taşınabilen donanımlar daha çok tercih edilmektedir. Daha genç eğitimcilerin mobil donanımları tercih etme oranının beklendiği gibi daha yüksek olduğu görülmektedir. Buna rağmen tablet kullanımı eğitimciler arasında oldukça düşük bir orandadır. Sunum yapmak için ise eğitimciler sıklıkla etkileşimli tahtaları kullanmaktadır. Etkileşimli tahtaların Türkiye’de ilk yaygınlaşmaya başladığı zamandan bu yana eğitimcilerin bu donanımları kullanma yeterliği ve oranının hızlıca arttığı söylenebilir.
  • Eğitimciler teknolojiyi materyal ve içerik üretmekten daha çok hazır içeriğe ulaşmak ve iletişim kurmak amacıyla kullanmaktadır. Eğitimcilerin kullandığı donanımların yanında kullanılan yazılım ve uygulamalar ele alınmıştır. Eğitimciler teknolojiyi içerik üretmekten ziyade hazır içeriğe ulaşmak ve öğrencilerle iletişim kurmak için kullanmaktadır. ET deyince eğitimcilerin akıllarına gelen ağ ve havuz gibi kavramlar teknolojinin iletişim kurma ve içeriğe ulaşma işlevini daha çok önemsediklerini göstermektedir. Cinsiyetler arasında uygulamaların kullanımı arasında belirgin bir fark görülmemektedir. Özel/vakıf kurumlarında çalışan eğitimciler kamu kurumlarında çalışanlara nazaran teknolojiyi içerik üretmek ve iletişim kurmak için daha sıklıkla kullanmaktadır. Hazır içeriklere ulaşmak için teknoloji kullanımının ise kamu kurumlarında görev yapanlarda daha fazla olduğu görülmektedir. EBA TV’nin de dahil olduğu bu kategorinin, kamu kurumlarında görev yapan eğitimciler tarafından sıklıkla kullanılması beklenen bir durumdur.
  • Eğitimde halen teknolojik donanım ve altyapı eksiklikleri devam etmektedir. Öğretmenler donanım ve altyapı eksikliklerine idarecilere göre daha fazla vurgu yaparken idareciler öğretmenlerden farklı olarak teknolojiye yönelik algı ve tutumlara da dikkat çekmektedir. Bu durum teknolojiyi doğrudan sınıfa entegre eden öğretmenlerin donanım ve altyapı konusundaki eksikliği daha çok hissettiklerini göstermektedir.
  • Eğitimde teknoloji kullanımı birçok eğitimci tarafından bir gereklilik olarak görülmektedir. Kademelere göre bakıldığında teknolojiye en az okul öncesinde en fazla ise ilkokulda gerek duyulmaktadır. Eğitimciler alan, pedagoji ya da teknoloji bilgisi arasında bir tercih yapmak durumunda kaldıklarında teknoloji bilgisine alan bilgisinden daha çok önem vermektedirler. Yine pedagoji bilgisi ile teknoloji bilgisi karşılaştırıldığında teknoloji bilgisini daha çok önemsemektedirler. Bu bulgu eğitimcilerin teknoloji bilgisine diğer iki yeterliğe göre çok daha fazla önem verdiklerini göstermektedir. Bu durum günümüzde eğitimde teknolojiye verilen önemden kaynaklanıyor olabilir. Eğitimciler de kendilerini böyle bir zorunluluk içerisinde hissediyor olabilir.
  • Eğitimciler teknoloji öz yeterlikleri konusunda çekimser bir tutum sergilemektedir. Buna rağmen erkeklerin ve kadınların öz yeterliklerine bakıldığında erkeklerin kendilerini daha yeterli görme eğiliminde oldukları anlaşılmaktadır. Ancak literatürde erkeklerin kendilerini olduğundan daha yeterli rapor etme eğiliminde olduklarına dikkat çekildiği göz önünde bulundurulduğunda bu bulguya ihtiyatla yaklaşmak gerekmektedir. Yaş ve kıdem arttıkça öz yeterlik algısı düşmekte ya da eğitimcilerin bu konudaki kararsızlıkları artmaktadır. Eğitim düzeyi ise öz yeterlik algıları üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmamaktadır. Eğitimde teknoloji kullanımına sıklıkla yapılan vurguya rağmen Türkiye’de eğitimciler teknoloji kullanımı konusunda özgüvenli değillerdir. Ayrıca eğitimcilerin öz yeterlik algılarının beklenenin aksine yaş ve kıdem arttıkça düşmesi kurumsal anlamda teşvik mekanizmalarının ne kadar etkili olduğunu düşündürmektedir. Her ne kadar eğitimcilere sorulduğunda teşvik edildiklerini söyleseler de bu teşvikin eğitimcilerin yeterliklerini sürdürmede etkili olmadığı görülmektedir.
  • Eğitimciler ET’de kendilerini geliştirmek için yoğun çaba harcamaktadır ancak kıdem ve yaş arttıkça bu istek azalmaktadır. Birçok eğitimci ET’de kendisini geliştirme konusunda güçlü bir motivasyona sahiptir. Kıdem ve yaş arttıkça bu motivasyonun düştüğü görülmektedir. Beklenenin aksine eğitim seviyesi arttıkça bu motivasyon artmamakta tam tersine düşmektedir. Eğitim kademeleri arasında temel eğitim kademesinde öğretmenlerin teknoloji konusunda kendilerini geliştirmek için daha güçlü bir motivasyona sahip oldukları söylenebilir.
  • ET’de kendini geliştirmek için profesyonel destek alma oranı düşüktür. Bu oran yaş ilerledikçe daha da düşmektedir. Eğitimciler teknolojide kendilerini daha çok bireysel çabalarla geliştirmektedir. Bu durum iki şekilde açıklanabilir. Eğitimciler kurumları tarafından yeterince desteklenmiyor olabileceği gibi teknolojinin imkanlarını kullanarak kendi kendilerine öğrenmeyi tercih ediyor da olabilirler. Daha yaşlı eğitimciler meslektaşlarına sorarak öğrenme yolunu tercih ederken daha genç olanlar kurslara katıldıklarını da belirtmişlerdir.
  • Eğitimcilerin ET’ye karşı olumlu tutumları olumsuz tutumlarından daha güçlüdür. Genç eğitimcilerin ET öğrenme ve kullanma konusunda üzerlerinde daha çok baskı hissettikleri, yorgunluk ve bıkkınlık hissine kapıldıkları görülmektedir. İdarecilerin ET’ye karşı öğretmenlere kıyasla daha çok olumlu tutuma sahip oldukları ancak bu konuda daha yorgun hissettikleri görülmektedir. Benzer şekilde okul öncesi ve ilkokul kademesinde de çelişkili tutumlar olduğu görülmektedir. Bu açılardan daha ayrıntılı çalışmalar yürütülebilir.
  • Eğitimciler ET’ye yeteri kadar bütçe ayırdıklarını ve kurumlarının ve öğretim programlarının bu konuda teşvik edici olduğunu düşünmektedir. MEB tarafından yapılan son açıklamalar etkileşimli tahtalara, okul içi ağ ve internet altyapılarına ve dijital platformlara yoğun olarak yatırım yapıldığını göstermektedir. Eğitimcilerin gözünden ET’ye ayrılan bütçeye ve gösterilen teşvike bakıldığında ise eğitimciler büyük oranda çalıştıkları kurumların teknolojiye yeterli bütçeyi ayırdığını ve kendilerini teşvik ettiğini düşünmektedir. Kamuda görev yapanlar özel/vakıf kurumlarında çalışanlara göre bu husus için daha fazla bütçe ayrıldığını ve yeterince teşvik edildiklerini düşünmektedirler. Bu bulgu literatürde belirtilen ve toplumda cari olan özel okulların bu konuda daha teşvik edici oldukları bilgisi ile çelişmektedir. Eğitimcilerin çoğu öğretim programlarının da teknolojiyi kullanımında teşvik edici olduğunu düşünmektedir. Bu bulgu bazı çalışmalardaki öğretim programlarının teknoloji entegrasyonun zayıf olduğu bulgusu ile çelişmektedir. Programlar en çok lise kademesinde görev yapan eğitimciler tarafından teknoloji ile uyumlu bulunmaktadır.
  • Eğitimciler ET’yi işlevsel olarak kullanmakta ve eğitim-öğretim süreçlerinde çeşitli açılardan ET’den faydalanmaktadır. ET eğitim-öğretim süreçlerinde en çok görsel-işitsel destek sunmak ve dersi çekici kılmak için kullanılmaktadır. Çalışılan kurum türünün ve okul kademesinin ET’den beklentilerde etkili olduğu görülmektedir. Örneğin özel/vakıf kurumlarında çalışanlar dersi çekici kılmaya daha çok atıfta bulunmakta; okul öncesinde ise dersi eğlenceli hale getirmeye ve dikkati artırmaya vurgu yapılmaktadır. Ayrıca ET’nin öğrencilerin kendilerini geliştirmesinde ve eğitimcilerin mesleki gelişim süreçlerinde katkısı olduğu görülmektedir.
  • ET, eğitim kurumlarının yönetimine de birçok açıdan katkı sunmaktadır. Bu katkıların sırasıyla en çok planlama, iletişim ve motivasyon sağlama konusunda olduğu görülmektedir. Teknoloji eğitimde en az bütçe yönetimi ve delegasyon süreçlerinde kullanılmaktadır. İdarecilerin ise bu konuda denetim, takım yönetimi, itibar yönetimi ve arşivleme gibi idari katkılara daha çok vurgu yaptıkları düşünüldüğünde teknolojinin eğitimde amaca yönelik ve işlevsel olarak kullanıldığı söylenebilir.